Anadolu Rock Nedir?
Anadolu Rock; kabaca,
1950’li yıllardan sonra Elvis Presley ile Rock’n Roll olarak
başlayan ve daha sonra kendi içinde çeşitli kollara
ayrılarak Heavy Metal'e kadar uzanan, Rock müziğinin Anadolu
müzik kültürü ile sentezlenmesi sonucu ortaya çıkan, bir
müzik türü olarak tanımlanabilir. Bu türün dünyada
başlaması ve gelişmesine, aynı zamanda yurdumuzda da ortaya
çıkmasına ışık tutan ilk örnek, Beatles'ın 'Norwegian
Wood' adlı parçasıdır.
1960'lı yılların başlarında Beatles'ın önce 'Norwegian
Wood' adlı 45'liklerinde, daha sonra da 'Sgt. Pepper's Lonely
Hearts Club Band' albümlerinin 'Within You Without You'
parçasında 'Sitar' kullanması avrupalı toplulukların doğu
mistizmine yönelişini başlatır. Yurtdışında ilk
dönemlerde Beatles, daha sonraları Rolling Stones, Led
Zeppelin, Yes, King Crimson, Pink Floyd ve daha bir çok grup bu
kuşağın grupları olarak dünyaca üne sahipti.
Bu grupların patlamasının yaşandığı '67-'68 yıllarında,
Türkiye'de de başta Erkin Koray, Cem Karaca, Barış Manço ve
Moğollar olmak üzere birçok grup ve müzisyen kendilerini yurt
çapında üne kavuşturacak ilk 45'liklerini çıkarmışlardı
ve Moğollar'ın ilk dönem klavyecisi Murat Ses'in öncülük
ettiği bir akım olan Anadolu Pop’un temelleri de yine aynı
senelerde böylece atılmış oluyordu.
Bu müzisyenler yurtdışındaki bu akımları oldukça yakından
takip ediyorlardı. Yurt dışındaki birçok sanatçı ve
topluluk doğu kültürünü ve müziğini araştırmak için
başta Hindistan olmak üzere diğer doğu ülkelerine giderler.
Avrupalı müzisyenler binlerce kilometre uzaklıktaki doğu
ülkelerine gitmek zorunda kalırken yurdumuzdaki sanatçılar
için en büyük kaynak Anadolu olur. Yurdumuz sanatçılarının
farkında oldukları birşey vardır ki bu da kendi ülkelerinin
müziğinin aslında çok köklü bir geçmişe sahip olduğu ve
de en önemlisi altmışlı yılların ikinci yarısında
temelleri Amerika Birleşik Devletleri'nde atılmış olan
Psychedelic Rock akımının kendi ülkelerinin müziğinin
özünde bulunduğuydu.
Beatles parçalarında Sitar kullanmıştı, oysa Anadolu, başta
Bağlama olmak üzere Cura, Kabak Kemane, Kemençe, Iklığ,
Davul, Zurna, Kaval, Ney, Mey, Klarinet, Ud, Tanbur, Cümbüş ve
benzeri birçok enstrumanı içinde barındıran, farklı
kültürlere ev sahipliği yapmış, binlerce türkünün
anavatanıdır.
Batının '68 kuşağı hippileri de doğu mistisizmine
meraklıydı ve bu konuda bolca araştırma yapıyorlardı.
Türkiye'de yaşayan müzisyenler ise zaten bu olayın içinde
doğup büyümüş oldukları için bu onlar için çok büyük
bir avantajdı ve bunu çok iyi değerlendirmesini bilip hem
batıdaki dünyayı sallamış grupların çalışmalarından,
hem de kendi ülkelerinin yerel müziğinden yararlanarak çok
sağlam doğu batı sentezleri ortaya çıkarmasını bildiler.
60'lı yıllarda başlayan aranjman modası hızla esmekteyken
türkülere ilk yönelen seslendirdiği ispanyolca şarkılarla
tanınmaya başlayan Alpay olur. Yine aynı yıl Erol
Büyükburç çıktığı gazino programlarında halk
türkülerimizi kendi düzenlemeleriyle pop tarzında yorumlar.
Buna en güzel örnek yine aynı yıllarda basılan 'Altın Tasta
Üzüm Var' adlı 45'liğidir. Anadolu Rock'ın doğuşunu
müjdeleyen ilk örnek 1967 yılında Hürriyet'in düzenlediği
Altın Mikrofon yarışmasında karşımıza çıkar.
Yarışmaya sözleri Aşık Emrah'a müziği ise kendine ait olan
'Emrah' adlı parçayla ve kendi kurduğu Apaşlar grubuyla
katılan Cem Karaca bu yarışmada ikincilik alırken Anadolu
Rock dönemini başlatıyordu. Fakat bu türü geliştirecek ve
yaygınlaşmasını sağlıyacak olan Cahit Berkay önderliğinde
1968 yılı ocak ayında kurulan Moğollardır. Moğollar'ın
Kurulduğu dönem yurdumuzda müzik adına yapılanlar Avrupa'da
hit olmuş şarkıların aranjmanlarına yazılan sözlerden
ibarettir. 1968 yılı şubat ayında çıkardığı ilk 45'lik
grubun geniş kitleler tarafından tanınmasını sağlar. Grup
yurdun dört bir yanında konserler verir.
Konser için gittikleri yörelerin türkülerini ve halk
oyunlarını amatörce inceleme fırsatı yakalayan grup,
gezdikleri yörelerden etkilenerek ( Ağrı Dağı Efsanesi,
Toroslar, Peri Bacaları, Ziganalar'dan Geçiş, Elazığ'a
Varış) gibi çeşitli besteler yapar. Bunlardan en etkileyici
olanı şüphesiz, bazı konserlerinde 20 dakikalık bir Pop
Senfoni olarak çaldıkları 'Ağrı Dağı Efsanesi'dir.
Grup seslendirdiği parçalarda Halk Müziği enstrumanları ve
Halk Müziği temaları ile modern batı çalgıları, Jazz,
Blues, Country, Klasik ve Rock müziği temalarını birbirlerini
bozmadan bağdaştırır. Moğolların yükselişiyle Birlikte
Türkiye'de aranjman modasına karşı tepkiler başlamıştır.
Aranjman modasına olan bu tepki başka bir akımın doğmasına
sebep olmuştur. Bu yeni oluşan müzik türüne o dönem Anadolu
pop adını verirler. O dönemlerde popüler müziğin bugünkü
gibi gelişmemiş olması ve bu müziğin insanlara çok
değişik ve yakın gelmesi sonucu Anadolu Pop çok büyük bir
popülariteye sahip olur ve Moğollar’ın efsaneleşmesini
sağlar.
1972 yılında Cem Karaca ile birlikte çalışmaya başlayan
Moğollar, bir süre sonra ilk Anadolu Rock calışmaları olan
'Namus Belası' adlı 45'liklerini piyasaya sürerler.
Moğollar’ın açtığı bu yolda Erkin Koray, Barış Manço,
Cem Karaca, Ersen ve Dadaşlar, Selda gibi isimler gerek beraber
gerek bireysel olarak çalışmalar yaptılar. Ardından 1970
yılında kurulan 3 Hürel grubu, Moğollar'dan enstrumantal
açıdan çok farklı fakat tarz olarak yakın bir müzik yaptı.
Hatta 3 Hürel grubunun elemanlarından Feridun Hürel elektro
gitar ve elektro bağlamayı aynı gitar kasasında
birleştirerek yepyeni bir enstrumana imzasını atmış oldu.
2000'li yıllara gelindiğinde Moğolların eski albümleri hala
dinleyici buluyor.
Cem Karaca'nın eski 45'Liklerinden derlenen Best Of albümleri
piyasaya sürülüyor. Selda Bağcan 70'li yıllarda değişik
grup ve sanatçılarla seslendirdiği parçalarını
Türkülerimiz serisi olarak yeni nesil dinleyenlerine sunarken,
yıllar öncesinin yetersiz tekniği ile üretilmiş bu eserlerin
ölümsüzlüğünü birkez daha ispatlıyordu.
Günümüz yeni sanatçı adayları içinden, yaptığı
müziğin Anadolu Rock olduğunu söyleyenler çıkmaktadır.
Fakat bunlar, birkaçının dışında bu tanımla örtüşmeyen
isimlerdir.
Bir müzisyenin Anadolu Rock yaptığını söyleyebilmesi,
kalıcı ve özgün eserlerin ortaya çıkabilmesi için, en
başta Anadolu'yu, türküleri ve folklorik öğelerini
tanıması, benimsemesi ve bu birikimi Rock felsefesiyle aynı
potada doğru orantıda sentezleyebilmesi gerekmektedir.
Anadolu Rock her şeyden önce kendi kültürümüzden ortaya
çıkan bir müzik olması itibariyle dinlerken yediden yetmişe
herkesin kendinden bir takım şeyler bulabileceği çok renkli
bir müzik türüdür. Aynı zamanda içerisinde halen
denenmemiş birçok bileşeni barındıran ve henüz tam olarak
keşfedilememiş olan Anadolu Rock üzerine ne yazık ki (gerek
müzisyenler gerekse müzik araştırmacıları tarafından)
detaylı araştırmalar yapılmamıştır.
Bu yazı www.anadolurock.cjb.net sitesinden alınmıştır.